"Yükselen kültürel ırkçılıktan yalnızca Müslümanlar mağdur olmuyor"

22.03.2019 - 13:35

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İslamofobi, Zenofobi veya aşırı sağ diye tarif ettiğimiz bu yapılar, artık politik akımlar olmaktan çıkmıştır. Şu anda karşımızda açıkça bir İslam düşmanlığı vardır, Müslüman nefreti vardır." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Zelanda'da İki Camiye Yönelik Terörist Saldırı ve Müslümanlara Karşı Nefret ve Tahammülsüzlükle Mücadele Konusunda İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Düzeyinde Açık Katılımlı Acil İcra Komitesi Toplantısı'nın açılışında konuştu.

Terör saldırısı sonrasında yaralarını saran Yeni Zelandalı vatandaşların acılarını paylaştıklarını dile getiren Erdoğan, Afganistan'tan, Pakistan'a, Irak'tan Somali'ye kadar terörle mücadele edenlere, dayanışma mesajlarını gönderdiğini belirtti.

Yeni Zelanda'daki eylemde hayatını kaybedenler başta olmak üzere terörün vahşi yüzüne kurban verilen aziz şehitleri rahmetle yad eden Erdoğan, yaralılara da acil şifalar diledi.

Yeni Zelanda halkına bu menfur eylem nedeniyle taziyelerini ileten Erdoğan, "Saldırının hemen ardından Cumhurbaşkanı Yardımcımı ve Dışişleri Bakanımı Yeni Zelanda'ya gönderdim. Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sayın Peters'a, Etnik Topluluklar Bakanı Sayın Salesa'ya, Avustralya'nın İİT Özel Temsilcisi Büyükelçi Sayın Cevdet'e toplantıya teşrifleri için ayrıca teşekkür etmek istiyorum." dedi.

Yeni Zelanda bakanlarının bu toplantıya katılmasının kendileri, maktullerin aileleri ve tüm Müslümanlar için son derece anlamlı ve önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Zirve dönem başkanı olarak yaptığımız davete çok kısa sürede icabet ettiğiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Toplantımızın ve yapacağımız istişarelerin hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz ediyorum." diye konuştu.

Yeni Zelanda saldırısının, Müslümanları ve masum insanları toplu olarak hedef alan ne ilk ne de son saldırı olduğunu belirten Erdoğan, bundan önce de dünyanın farklı noktalarında Müslümanların şiddete, zorbalığa ve katliamlara maruz kaldığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bu saldırılara ilişkin şu örnekleri aktardı:

"1993 yılında Solingen'de Neo-Naziler evlerini ateşe vererek 5 vatandaşımızı kalleşçe şehit ettiler. 1994 yılında El-Halil'de İsrailli bir sivil işgalci, Halil İbrahim Camisi'nde sabah namazı kılan 29 Müslüman'ı şehit etti, 125 Müslüman'ı da yaraladı. 2011 yılında Oslo yakınlarındaki Utoya Adası'nda 77 can, beyaz ırkın üstünlüğüne inanan bir cani tarafından öldürüldü. 2015 senesinde Chapel Hill kentinde 3 gencimiz yine bir ırkçı tarafından evlerinde vurularak katledildi. 2017 yılında Kanada'daki cami saldırısında 6 Müslüman hayatını kaybetti. Batı Avrupa'da 2013-2017 yılları arasında Neo-Nazi gruplarınca gerçekleştirilen 113 terör saldırısında 66 masumun canına kasttedildi.

Gün geçmiyor ki bir ibadethaneye, sinagoga, mescide, iş yerine, derneğe yapılan saldırı haberini almayalım. Gün geçmiyor ki Müslümanların demokratik haklarını kısıtlamayı amaçlayan bir uygulamayla karşılaşmayalım. Gün geçmiyor ki göçmenleri, etnik, dini, kültürel kimliği farklı olanları hedef alan bir sorunla muhatap olmayalım. Yükselen kültürel ırkçılıktan yalnızca Müslümanlar değil aynı zamanda Museviler, Afrikalılar, Asya kökenliler, Romanlar da mağdur oluyor. Çoğu zaman bu nefret suçlarının failleri ya bulunmuyor, bulunduğu zaman ise 'psikolojik rahatsızlık...'. Yani hemen bir psikolojik rahatsızlığa bunu atfediyorlar. Münferit, adil suçlu denilerek olay ört bas ediliyor. Saydığım saldırıların faillerinden hiçbiri İslam düşmanı, yabancı karşıtı ve terör suçlamasıyla hakim karşısına ne yazık ki çıkarılmadı. Nasyonel Sosyalist yeraltı örgütünün işlediği ırkçı cinayetlerin medya ile Alman resmi makamları tarafından 'dönerci cinayetleri' yaftasıyla küçümsendiğini, önemsiz hale getirildiğini özellikle burada hatırlatmak isterim."

"Problemlerden kaçarak kurtulamayız"

Sorunların halının altına süpürülerek çözülemeyeceğine dikkat çeken Erdoğan, "Sosyal hastalıkları yok sayarak tedavi edemeyiz. Problemlerden kaçarak, saklanarak, gizleyerek kurtulamayız. Bizi ve tüm insanlığı tehdit eden meseleleri sükutla geçiştiremeyiz. Bilakis biz görmezden geldikçe sorunlar katlanacaktır, büyüyecektir. Biz tepkimizi çok güçlü bir şekilde göstermedikçe Neonazi virüsü bünyeyi daha fazla saracaktır." diye konuştu.

Seslerini yükseltmedikçe, Batılı hükümetlerin konforlarını bozmayacağını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz birilerini rahatsız etme pahasına tavrımızı ortaya koymadıkça saldırılar daha da pervasızlaşacak, ırkçı fanatikler daha da azgınlaşacak. Sonuçta Allah korusun, 1940'larda Avrupa'da olduğu gibi telafisi mümkün olmayan felaketler yaşanacaktır. Biz acı da olsa hakikatleri dillendirmedikçe Batılı medya kuruluşları, İslam düşmanlığını körüklemeye, ateşe benzin dökmeye devam edeceklerdir. İşte bunun için gördüğümüz sıkıntıları cesaretle ifade etmeli, hep birlikte üzerine gitmeli, yüzleşmeli, çözüm yollarını da yine beraberce aramalıyız. Sadece kendimiz için değil, evlatlarımızın istikbali için de bu sorumluluğu üstlenmeliyiz.

Bunu, gülücükleriyle camilerimizi şenlendiren 3 yaşındaki şehitlerimizin hatıraları için yapmalıyız. Bunu, katiline bile kapıyı 'Merhaba kardeşim' diyerek açan mümin yürekler için yapmalıyız. Bunu, hayat arkadaşını toprağa verdikten sonra 'Saldırganı affettim' diyen müşfik gönüller için yapmalıyız. Bunu, coğrafyamızdan yükselen feryatlara yenilerini eklememek için, kör şiddetin kararttığı ufukları sulh şafağıyla kucaklaştırmak için yapmalıyız. Bunu, umudunu bize bağlamış, gözünü ve gönlünü bizim burada alacağımız kararlara dikmiş mahzun kalpler için gerçekleştirebilmeliyiz. Bir daha benzer acılar yaşanmasın, camilerimiz kan gölüne dönmesin, fitne tohumları boy vermesin diye tavrımızı net bir şekilde ortaya koymalıyız."

"Uzun süredir bu meseleyi gündeme taşıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşkilatın zirve dönem başkanı sıfatıyla sorumluluklarının hakkını vermek için uzun süredir muhatapları nezdinde bu meseleyi gündeme taşıdıklarına işaret ederek, "Hemen her fırsatta onların dikkatini nefret suçlarına çekmeye çalışıyoruz. 6,5 milyon vatandaşı dünyanın 195 ayrı devletinde yaşayan bir ülke olarak, yabancı karşıtlığını ve İslam düşmanlığını kendi meselemiz addediyoruz." dedi.

Türkiye ile beraber teşkilat üyesi ülkelerin hepsinin yurt dışında, kendine hayat kuran, okuyan, çalışan, rızkının peşinde koşan vatandaşları olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün İngiltere nüfusunun yüzde 7'si Müslümanlardan oluşuyor. Müslümanların Avrupa'da 44 milyonu, Amerika'da 5 milyonu yaşıyor. Dünya genelinde 400 milyon civarında Müslüman, diaspora ve azınlık bulunuyor. Bu insanların kahir ekseriyeti 5-10 yıldır değil, birkaç nesildir, birkaç asırdır bu ülkelerde hayatlarını devam ettiriyor, geleceklerini de yine burada görüyor." diye konuştu.

Erdoğan, Neonazi örgütler, ırkçı çeteler, fanatik sağ partiler, İslam düşmanlığı üzerinden iktidar hevesi kuran muhteris siyasetçilerin, işte bu insanları, sayıları 100 milyonlarla ifade edilen böyle bir kitleyi hedef aldığını belirtti.

"Açıkça bir İslam düşmanlığı, Müslüman nefreti var"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelinen nokta itibarıyla herkesin bir gerçeği görmesi gerektiğini dile getirerek, konuşmasına şöyle devam etti:

"İslamofobi, Zenofobi veya aşırı sağ diye tarif ettiğimiz bu yapılar, artık politik akımlar olmaktan çıkmıştır. Aslında bu kavramlar artık karşımızdaki gerçeği anlatmaya yetersiz kalmaktadır. Şu anda karşımızda açıkça bir İslam düşmanlığı vardır, Müslüman nefreti vardır. Bu mesele sadece siyasetin, sivil toplumun, sadece akademik çalışmaların, araştırma kuruluşlarının konusu olmaktan çıkmıştır. Bu tehdit artık güvenlik birimlerinin, devlet adamlarının, sokaktaki vatandaşın da meselesidir. Tıpkı DEAŞ gibi, Eş-Şebab, PKK gibi Neonazi örgütleri de terör yapılanması olarak ele alınmalı, bu şekilde değerlendirilmelidir. İnsanlık, Holokost felaketi sonrasında nasıl antisemitizmle mücadele etmişse, yükselen İslam düşmanlığıyla da aynı kararlılıkla mücadele etmelidir."

Bugün uluslararası toplumun DEAŞ eylemleri sonrasında nasıl tepki veriyorsa, aynı güçlü tepkiyi Neonazi saldırıları karşısında da göstermesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, çünkü bunların hepsinin aynı madalyonun farklı yüzleri olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunların hepsi, masumların kanıyla beslenen parazitlerdir. Özellikle Batılı basın yayın organları, kendilerini çok ciddi bir öz eleştiriye tabi tutmak zorundadır. Müslümanları ötekileştirerek, mültecileri düşmanlaştırarak kendilerine iktidar yolu açan politikacılar, söylemlerine çeki düzen vermelidir. Hep bizden bunu beklememeli. Biz sadece ortada bir zulüm varsa, bu zulmün karşısında dik durmaya çalışıyoruz. Hukuki düzenlemelerden cezaların artırılmasına, okul müfredatından terör tanımının genişletilmesine kadar bir dizi önlemin acilen hayata geçirilmesi gerekiyor. Londra'da, Paris'te, Brüksel'de, Amsterdam'da yaşanan araba kazalarında bile hemen terör ihtimali aranırken, organize ve örgütlü saldırıların adi suç kapsamında değerlendirilmesini doğru bulmuyoruz. Nefret suçlarını önemsizleştirmenin hiç kimseye bir faydası yoktur."

AA

TRT TÜRK Facebook’ta
TRT TÜRK Youtube’da
TRT TÜRK Twitter’da
TRT TÜRK Instagram'da