Haydarpaşa Garı’ndan Münih’e yolculuk

İkinci Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılan Almanya 500 bin işçiye ihtiyaç duydu. 1961 yılında Türkiye ile imzalanan istihdam anlaşması Almanya'ya göçün miladı oldu.

Haydarpaşa Garı’ndan Münih’e yolculuk

Tarihin en kanlı savaşlarından biri olan İkinci Dünya Savaşı, 1 Ekim 1939’da Almanya’nın Polonya’yı işgali ile başlamıştı. Fitilini ateşlediği dünyanın en yıkıcı savaşında Almanya, 7,5 milyon insanını kaybetti.  

6 milyon asker, 1,5 milyon da sivil vatandaşını kaybeden Almanya, büyük yara almıştı. Almanlar, savaşın ardından yeni bir başlangıç yapmak ve ekonomilerini büyütmek istedi. Ülkede sanayiye yapılan yatırımlar sonuç verdi ve 1950 ve 1960’lı yıllar arasında ekonomide bir patlama yaşandı. Bu durum beraberinde büyük bir istihdam ihtiyacı yarattı.

O yıllarda Alman Sanayi Bakanlığı resmi olarak 500 bin işçiye ihtiyaç olduğunu duyurdu ama ülkede yalnızca 180 bin Alman işsizdi. Bu istihdam açığını farklı ülkelerden karşılamak isteyen Almanya, 1955 yılından itibaren İtalya, Yunanistan ve İspanya’dan işgücü açığını karşılamaya başladı.

Dönemin Almanya Ekonomi Bakanı Anton Storch ve İtalyan Dışişleri Bakanı Gaetano Martino arasında 20 Aralık 1955 tarihinde ilk yabancı işçi anlaşması imzalandı. Bu imza Almanya ve bu ülkeye göç eden işçiler için yeni bir dönemin habercisiydi.

31 Ekim 1961 yılında Türkiye ile de bir anlaşma imzalandı. ‘’Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türk Firmaları İşçilerinin İstisna Akdi Çerçevesinde İstihdamına İlişkin Anlaşma” ismi verilen anlaşma Türklerin Avrupa’ya göçünün başlangıcı oldu.

Anlaşmanın ardından ülkeye gelen Türk işçilerle, ekonomideki işçi açığı yüzde 60 oranında kapatıldı.



Almanya’da çalışmak isteyenlerin başvuruları için İstanbul’da bir büro kuruldu. Alman bir doktor tarafından işçiler dişlerine varılıncaya kadar kontrolden geçirildi.

Sağlık kontrollerinin ardından 3 gün süren bir yolculuğa çıkıldı. Ellerinde bavullarıyla gurbette bilinmeze doğru yola çıkan ilk kafileyi diğerleri izledi.

450 kişilik ilk işçi grubu Haydarpaşa’dan hareket etti

450 kişilik ilk işçi grubu Haydarpaşa tren istasyonundan Almanya’nın Düsseldorf kentine hareket etti. Yolculuk sona erdiğinde, Almanlar Türkleri bandoyla karşıladı.

Türklere tercüman aracılığıyla çalışacakları firmalar ve yapılacak işler kendilerine anlatıldı. Almanlar o yıllarda “Gastarbayter” yani misafir işçi olarak nitelendirdikleri Türkleri “Haym” denilen yurtlara yerleştirdi.

Para biriktiren işçiler daha sonra ailelerini de yanlarına aldılar.

Bu göç serüveni 1973 yılına kadar sürdü. 12 yılda Almanya’daki Türk işçilerin sayısı 600 bin, aileleri de eklendiğinde sayı 900 bini buldu. Almanya, Türkiye’den ilk etapta 6 bin 500 işçi istedi. İlerleyen yıllarda yüz binlerce Türk işçi aileleriyle birlikte bu ülkeye göç etti. Almanya’nın 2011 yılı istatistiklerine göre, ülkede yaklaşık 2.7 milyon Türk yaşıyor. Kaynaklar, Türk nüfusunun düşme eğilimi gösterdiğini belirtiyor.

Zor işler Türk işçileri bekliyordu

Göçün ilk yıllarından itibaren Türkler hep zor işlerde çalıştırıldılar. Ağır sanayi bunların başında geliyordu. Demir-Çelik Sanayi, maden ve taş ocakları Türklerin alın teriyle işletildi.

İşverenlerin gösterdiği yurtlardaki sağlıksız koşullar ve dil sorunları günlük hayatı oldukça güçleştiriyordu. Türkler için açılan dil kursları da ilk zamanlarda bekleneni veremedi.



Çalışmak için gidenler geri dönmediler

Almanya’ya giden Türkler, önceleri birkaç sene kalma niyetindeydi. Burada para biriktirip, memleketlerine geri döneceklerdi. Hayallerinde iş kurmak veya ev, araba almak vardı.

Almanlar Türk işçilerin ülkelerinde geçici olduklarını düşünüyordu. Bu sebeple, Almanya göçün insani boyutlarına ilişkin bir planlama yapmadı. Türk işçilerin, ekonomiye katkı sağlayıp geri dönecekleri düşünüldüğünden, göçmenlere yönelik uyum politikası uygulanmadı.

Ancak durum hiç de öyle olmadı. Almanya’da 3 nesildir yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk bulunuyor. Üstelik, buradaki Türklerin 1 milyonu Türk asıllı Alman.

1960’lı yıllarda Almanya’ya göç eden ilk nesil Türkler Almanca bilmiyorlardı. Günlük hayatta ciddi sorunlar yaşadılar. Oysa, 2. ve 3. nesil Türkler ise, Türkçe dil sorunu yaşıyor.
Bu farklılıklar, sosyal, siyasal ve kültür alanında da kendini gösterdi.

Göç eden birinci neslin önemli toplumsal sorunlar yaşamış olmasına karşılık, 2. ve 3. nesil Almanya’da eğitim aldı ve Alman toplumuyla daha yakın ilişkiler kurdu. İstatistikler, 1991 - 2008 yılları arasında Almanya’ya göç edenlerin sayısının Almanya’dan dönenlerin sayısından fazla olduğunu gösteriyor.

Almanya’nın ekonomik bunalımı

Dünya 1973 yılında petrol krizi ile sarsıldı. Tüm dünyayı etkileyen bu gelişmeden Almanya’da nasibini aldı. Almanya, Avrupa Topluluğu’na üye olmayan ülkelerden işçi alımını durdurdu. Bu gelişme sonucunda Almanya’daki Türkler, ekonomik durumlarını düzeltmek amacıyla iş kurmaya başladı.

1980’li yılların sonunda Almanya’da yaşayan Türklerin kurduğu şirketlerin sayısı ve işgücü hatırısayılır bir noktaya ulaştı. Bu firmaların bünyesinde çalışanlar da Almanya’daki Türklerin sayısını arttırıyordu.

1980 darbesi göçe farklı bir ivme kazandırdı. Siyasi göçmenlerin yanısıra çok daha fazlası Almanya’ya iltica başvurusunda bulundu.

Almanya göçü engellemeye çalıştı

Almanya krizden 10 yıl sonra, mevcut işçilerin memleketlerine dönmelerine ilişkin bir çalışma hayata geçirildi.

1983’te çıkarılan ve 2 yıl yürürlükte kalan “Geri Dönüşü Teşvik Yasası” ile Almanya ülkelerine dönen yabancılara bazı taahhütlerde bulundu. Buna göre; belirli şartların yerine getirilmesi durumunda 10 bin 500 mark, ayrıca çocuk başına bin 500 mark yardım yapma kararı aldı. Bu dönemde 374 bin Türk göçmen Türkiye’ye geri döndü.

Söz konusu düzenleme nedeniyle 1985 yılında ülkedeki Türk sayısı 1 milyon 400 bin civarına geriledi.

TRTÜRK 




 

TRT TÜRK Facebook’ta
TRT TÜRK Youtube’da
TRT TÜRK Twitter’da
TRT TÜRK Instagram'da