"Gazeteci krizin yaratıcısı veya krizin parçası olmamalıdır"

Yunanistan’ın en ünlü gazetecilerinden biri olan Pavlos Çimas, gazetecilerin üstlendiği görevin önemine vurgu yaptı. Çimas, "Gazeteci krizin yaratıcısı veya krizin parçası olmamalıdır" dedi.

"Gazeteci krizin yaratıcısı veya krizin  parçası olmamalıdır"
 
Yunanistan’ın en ünlü gazetecilerinden biri olan Pavlos Çimas, gazetecilik mesleğinin önemine değinerek; “Gazeteciler uluslararası sorunların kaynağı olmamalıdır. Özellikle de Türkiye ve Yunanistan’daki gazeteciler Türk Yunan krizlerinin yaratıcıları veya krizin parçaları olmamalıdırlar” dedi.
 
Türkiye ve Yunanistan’da sorumluklarının farkında olan gazeteciler olarak tarih boyunca krizin birer unsuru olmamaya özen gösterdiklerini belirten Çimas sözlerine şöyle devam etti; “Türkiye'deki gazetecilerle olan iletişimlerimizde, yıllarımız bazen zor ve bazen de kolay geçti. Ama biz gazeteciler, basın yayın organlarının Türk-Yunan ilişkilerinde yapıcı bir rol üstlenmeleri için uğraş verdik. Mesela, basın ve yayın organları, hayatın gerçek görünümünü ve ortaya çıkan krizleri yansıtırken karşı tarafta yaşanan olaylara karşı da tarafsız olabilmelidir. Karşı tarafla şekillenen krizlerin yaratıcıları arasında yer almamalıdır. Karşılıklı daha iyi anlaşma yönünde atılan adımlar, iletişim kurma çabaları ve tarafların konuşabilecek konuma gelmelerini sağlayabilme çabalarına dahil olmak gerekir” dedi.
 
Bölgedeki gelişmeleri takip eden gazetecilerden biri olan Çimas, meslek hayatı boyunca iki ülke ilişkileri hakkında pek çok haber ve araştırma dosyasına imza attı. Usta gazeteci Türkiye’ye ilk kez 1980 yılında ziyaret ettiğini belirtti. Çimas, bu tarihten itibaren de çalıştığı yayın kuruluşlarına pek çok makale kaleme aldı. Özellikle de Türkiye’deki siyasi gelişmeleri yakından takip etti. Çimas, Türkiye’nin siyasi tarihi hakkında şunları kaydetti; 
 
“Gazetecilik hayatımda, Türkiye konusu, en fazla ilgi duyduğum konuların başında gelmektedir. Ben Türkiye'yi ilk defa 1980 yılında ziyaret ettim. O zaman henüz gazeteci değildim.  1990 yılından sonra Türkiye'de yapılan tüm seçimleri izledim. Toplamda 4 Türk Başbakanı’ndan demeçler aldım ve bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la da üç kez röportaj yaptım. Türkiye beni çok ilgilendiriyor. Eğer Yunanistan ile Türkiye arasında herhangi bir konuda sıkıntı yaşıyorsak,  bu sıkıntı,  bizim birbirimizi yeterince tanıyamamış  olmamızdan kaynaklanıyor. Sıradan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Yunanistan'da olanlarla ilgili olarak az bilgi sahibidir. Sıradan bir Yunanistan vatandaşı ise Türkiye'de olanlarla ilgili olarak çok daha az bilgi sahibidir.   Beni harekete geçiren esas neden bu bilgi eksikliğini giderme amacını taşımaktadır. Birbirimizi gerçekten daha iyi tanımamız gerekmektedir. Beni ilgilendiren ikinci bir neden de şu; 1996 yılında hem Yunanistan'dan hem de Türkiye'den pek çok gazeteci bu yönde gayretler sarf ettik. Türkiye'deki gazetecilerle görüşmeye, iletişim kurmaya, bilgi alışverişinde bulunmaya başladık. Hep birlikte, Türkiye ile Yunanistan arasında çıkabilecek olan krizlerin sebebi ve yaratıcısı olmamaya gayret sarf ettik. Bütün bu yıllar içinde Türk-Yunan ilişkilerinde iki  tane sınır olduğunu gördük. Bu sınırlardan birisi coğrafi sınırlardır.  Ne yapsak ne etsek, bizler birbirimize yakın olacak şekilde,  komşu olarak yaşayacağız. Diğer sınır ise, tarihin koyduğu sınırdır. Türk-Yunan tarihi, savaşlarla, çatışmalarla, hasmane hareketlerle doludur. İçinde bulunduğumuz coğrafya ve tarih, eski ve yeni sorunlarımızı, barışçıl yollarla konuşarak çözmemizi gerekli kılmaktadır.”
 
İki ülke ilişkilerinin arzu edilen bir noktaya gelmesi için yapılması gerekenleri de özetleyen Çimas şunları kaydetti;
 
“Bunun bir çözüme kavuşması için tek bir metot mevcuttur. O da diyalogtur iletişimdir. Siyasi liderler arasında iletişim olmadığında veya iletişim kesildiğinde, basın yayın organları  vasıtasıyla iletişim tesis edilemediğinde  mevcut problemler kötüleşmektedir. Bütün problemlerin çözümlenebileceğinden bahsetmiyorum.  Çözümlenemeyecek  türden  problemler de mevcut olabilir. Genellikle bu gibi durumlarda, taraflardan birisi mevcut tutumunda büyük bir değişiklik yapmadan problemler çözümlenemez. Sorunların olduğu yerde, iletişim kanallarının sürekli olacak şekilde açık tutulması gerekmektedir. İnsanlar diyalog ve iletişim haricinde, problemleri çözebilecek başka bir yöntemi henüz bulmuş değildir.”


 
“Göçmen sorunu Türk-Yunan ilişkilerinde yeni bir ”
  
Göçmen sorununun tüm dünyanın ortak sorunu olduğunun altını çizen Çimas, 2016 yılından sonra, bu konunun Türkiye ile Yunanistan'ı ayıran bir sorun olmaktan çıktığını belirtti.
 
Çimas, “Bu konu üzerinde hatta  Türkiye ile Yunanistan arasında işbirliği yapılabilir. Bu sorun, karşılıklı güvenle çözümlenebilecek olan bir sorundur. Güvenmek ise, sabır çalışma ve uğraş gerektirmektedir. Güvenmek, deneme cesaretini içeren bir çabayı gerekli kılar ve akabinde de sonuçu görmek için beklemek gerekir” dedi.
 
“Krizlerin haberleştirilmesinde gazetecilere büyük sorumluluk düşüyor”
 
Usta gazeteci, krizlerin gazeteciler tarafından tırmandırılmasının çok büyük riskleri de beraberinde getirdiğini kaydetti. Buna en güzel örneğin de, 1996 yılının ocak ayında yaşanan Kardak krizi olarak bilinen olay olduğunu belirtti.
“Bazı Yunan ve Türk gazetecilerin, tesadüfi bir olaydan kaynaklanan bir haberi büyük sıkıntılara yol açmıştı.  Gazeteciler, helikopterle bir adaya gelerek, kamera önünde,  adaya bayrak çekmişlerdi. Olayı ve olayın görüntülerini hatırlıyorum. Bu gazetecileri oraya gönderen gazete müdürü, daha sonra benim ile dost oldu ve bana bu olaydan bahsederken, “Hayatımın en akılsızca yapılmış hareketidir” demişti. Gazeteci olarak bizim rolümüz krizlerde başrol oyuncusu olmak değil, olayları olduğu şekliyle tarafsız olarak kayda geçirmektir. Bizler kendi hükümetlerimizi de eleştirebilmeliyiz. Vatan kayırarak yapılan gazeteciliğe karşıyım. Gazetecilerin ulusal politikalara hizmet maksadıyla gerçekleri çarpıtmalarının doğru olduğunu sanmıyorum. Bütün gazeteciler bu ilkelere uyduğumuzda ve gazeteciler olarak kendimiz gelişmelerde başrol oyuncusu olmadığımız yani kriz çıkarmadığımız veya krizin bir parçası olmadığımız takdirde, kendi ülkelerimizin gerçek çıkarlarına ve ülkelerimizin vatandaşlarının olayları anlamalarına ve karar vermelerine daha fazla yardımcı olacağımıza inanıyorum.
 
TRT Yunanistan Muhabiri Nazmi Arif
TRTTÜRK

 

TRT TÜRK Facebook’ta
TRT TÜRK Youtube’da
TRT TÜRK Twitter’da
TRT TÜRK Instagram'da